3 Temmuz 2012 Salı

dry.

Yüksek kuruluklarda çatırdayarak kaybolan aşkımıza bir bardak soğuk su içiyorum.
İçim ıslanmıyor.
Damar yerine kanattığım dumanlarda buluyorum siluetini
Gönlü güzeli boş verip
Göze güzel görünme niyetine harcadın diyorum beni

20 Kasım 2010 Cumartesi

her.dün

Bir de hikayeler vardır.Kırık ve yorgun,bir zamanlar varmışsa bile artık büyüsünü yitirmiş karakterleri olan.
Başarı öyküleri konu olur hep filmlere.Benimse başarısızdır attığım her adım.Başarısız,yanlış ama hep yarım,mutlaka yarım.
Tamamlanmış hiçbir öylü yoksa beyninde,nasıl birleştireceksin parçaları ?
Yarım kalmış bir üniversiteyim ben ve bir üniversitenin yarısındayım gücüm yarıdan hallice iyiyken.
Gidilmemiş bir desen kursu ve hiç girilmemiş bir yetenek sınavıyım.
Yarım kalan bütün hayallerin dönüm noktasıyım,hayalleri gerçekliğin ucundan döndürenim.
Yine de en ağırı yarım kalmış bir ilişkiyim ben.Mutlu sona inanmış ama sonu hiç olmamış bir Lynch filmiyim.
Kalbim kırık...
Beyin düşünmeyi bile reddettiğinde , kan tükürüyorum kuramadığım her cümlede..
Sorumluluklar yük bana.Aradayım hep ucunda hiç değil.
İstedikleri ihtiyaçları olmayanım ben.Tutkunum.Tutsağım.Gördüğüm her aynaya kitlemişim kendimi.
Ben kendimi içeri kitlemişim,sen dışarı.
Klişe her laf midemde yeni bir kramp.
Böyle daha mı mutlusun demeye cesaretim yok.
Kutsal melekler bizi terk mi etti ?
Biz mi yok ettik ?
İsteksiz ve ruhsuzum sensiz.Her zamankinden daha amaçsız.
Düştüm.
Kurtar demeye mecalim yok.

9 Ekim 2010 Cumartesi

hata

sen tuğlaları diz çıplak ellerinle,
sonra üfle.
ama sen üfle ve tepene yıkılsın hepsi.
dene,rezil ol.
tekrar dene pişman ol.
tekrar dene gururun çığlık atsın.

3 Haziran 2010 Perşembe

sen misin ?

sen misin ruhumunda lastik izleri bırakan

sen misin kaçan ?
kovalanmaktan hoşlanmayan
asla kovalamayan
ben miyim kaçanı tutamayan,
kaçar sandığımı fazla sıkan?

şehrin kalabalığına karışsam
püskürtür mü beni?
yine
daha dışarı
hep daha dışarı

şehrin sınırlarında geziyorum
gitme çabasında
hep hazırlık aşamasında
yola çıksam
dur desem gelene geçene
kim alır beni ruhumdaki lastik izleriyle?

27 Mayıs 2010 Perşembe

sevgili dostum

sessiz yürü ankara sokaklarında
bürokrasinin gölgeleri ağır olur..

26 Mayıs 2010 Çarşamba

renk körü

acıyor avuç içlerim
hayata tutunamamaktan
tutunmaya çalışmaktan
bırak aksın diyorum
kalbimden
gözümden akan her neyse

küçük çocukları hatırlıyorum sürekli ağırlaşan yatağımda
yatağa gömülüyorum
çocukların bile masum olamadığı bu zamana küfrediyorum.

bana dokunduğunda bile
o eski dokunuşu özlemek
beynimi karartan
gözlerimi kapatan.

midemdeki uçurumdan gönderiyorum
yuttuğum her heceyi

beynim isyan ediyor
patlayayazmaktan bıkmış.
kalbim renk körü
hangi kan kirli
hangisi temiz..
şablonlardaki kırmızı ve maviden nefret ediyor

kısmen aldattım
defalarca aldatıldım
sebebiydim ve objesiydim kimi aldatmaların
karma tepeme üşüşmüş,
sevinçlerini çalıyor,güzel anıların

beklemekten bıktım
avuç içlerimin hep kanlı olmasından
çıkmak istiyorum bu odadan
kurtulmak istiyorum
sürüye sürüye de olsa ayaklarımı
halı yerine kullandığım bu salyongozlardan

sen,ne zaman istersen gel bana
sen gel bana
özlemim yok geçmiş günlere
dost kılıklı insansılara ne de eski sevgililere
sadece sana
sen gel..
yine sen olmak istediğinde
seni bulmak istediğinde
karmadan sakladıklarım
hep bu renk körü kalbin içinde..

14 Mayıs 2010 Cuma

g.r.i

tükenmiş,tüketmiş,
itinayla tüketilmiş
hissediyorum kendimi.
ne o "adam"lardan olabilmişim
hani o insanların bahsettiği
ne de "biri" olabilmişim
kendimin bildiği.
deterjan kutularında yazanlar
kaldı hep aklımda
ve "sevdim seni"lere inandım
her aldatılışımda..
ilk değil
sonra-ki-ydim hep seçimlerde
ya da
"hiç git-mez"liğimi
bildiklerindendi
bana her geri dönüşleri.

yağmuru beklerim o vakit
güneşli havalara inat
gri olur rengim
ve belki bir gün ben de
gitmeyi öğrenirim..

10 Mayıs 2010 Pazartesi

kardeş

ne sen olmayı becerebildim
ne sen olmamayı
güzel abim
gözlerinden öperim

12 Şubat 2010 Cuma

düzen-kopyala-düzen-yapışıtr

masum günahlarımız bizi kovalarken
biz birbirimizi kollarken
kolladığımızı sanarken
kollamaya çalışırken
kollandığını düşünürken
biz birbirimizi kovalarken
nasıl baktın bana
nasıl baktığımı sandın sana
nasıl baktın sevdiğim insana
bakarken nasıl dedin bana "dost"
ben kendi günahlarımla
kendi vicdanımla hesaplaşırken
siz,
hayatı herkeste kopyalayıp yapıştıran
kolladım derken,kovalayan
siz herkese yan gözle bakıp,
herkesin yan gözle baktığından dem vuran
siz,
ihaneti başkalarına yakıştıran
siz,
hep masum
hep temiz
hep doğru..
selamlıyorum sizi
şapkamı çıkarıyorum
çevirdiğiniz dolapları
süsleyip püsleyen,
kendinizi süsleyip
bizi pisleyen
siz.
sanıyorum aynaya bakar gibi
bakarsınız birbirinizin yüzüne.
araba bagajlarına sığarım
yine de tükürmem kimsenin suratına
parçalarım dizlerimi
dumana boğulur cigerlerim
ben bir nefes daha alırım
ve unuturum sizi
rica ediyorum
siz de unutun beni
makinelerinizin ağzından çıkmak istemiyorum
siz her öksürüğünde ihanet karıştıran tükürüğüne
bana doğru konuşmayın rica ederim
lağımlara düşerim
farelerle gezerim
gerektiğinde fareleri yerim
yine de kararmam sizin kadar.
siz,laflarıyla temizlenenler
aman karanlıkta kalmayın.
bana naparsanız yapın
ben yine çimlere basacağım
dut ağaçlarının altında kararacağım sadece
ve sulama fıskiyelerinin altında yıkanacağım
her gece küçük dostumla sohbet edip
yıldızlarla konuşacağım
ve ayın bana anlattığı sırları ölene dek saklayacağım.

9 Şubat 2010 Salı

unut-ma !

unutma
unutturma
içinde kalmasın
bırak patlasın
duyur sesini,çığlık atmadan
isyan etmeden
utanma senden
utanıp kaçma sakın
her damlasına sahip çık ruhunun
ruhundan bir ısırık alıp kaçanları affetme
yastığına salyasını akıtanları
kaybolup,beni kaybettin diyenleri
zihnini yolundan saptıranları
affetme..
unutma
unutturma..

20 Ocak 2010 Çarşamba

çocuk

dünyaya tek başına azınlık olmaya geldiğini düşünüyorsan,
hiç olmadığın kadar yalnızsan..
ağlama çocuk,titremesin artık ellerin.
kalbini kıranı affet,affet ki devam edebilesin.
geri dönmeyeceğini bilerek affet ki,gerçekten devam edebilesin.
sana en çok mutluluk veren şimdi en büyük mutsuzluğunsa...ağlama.
beni mutlu eden sen.
mutlu olabilme ihtimali üzerine mutluluğu elinden alınan ben.
tekrar nefes al çocuk,aldığın nefesin "adını" değiştir artık.
tekrar başla.
ağlama.
"en çok kırdı"
"en çok ağlattı"
"en çok sevdi"
"en çok sevildi"
nefes al.
aldığın nefesin adını değiştir.
tekrar başla.
kalbini kıranı affet.
"git-me!"lerin bir anlamı kalmadıysa
"geri dön-mek" imkansızsa
ağlama çocuk...
kimse gibi olmayan,
kimse gibi olmadığını anlamadığında,
anlayıp aldırmadığında,
aldırıp bunu unuttuğunda,
hatırlayıp,bunu yetiremediğinde...
ona uyanıp her sabah,
her gece ona uyuduğun artık yoksa...
nefes al.
varlığının "her noktasına" aşık olduğun artık başkasındaysa..
ellerini tutan,sana huzur veren
hayallerinle beraber gittiyse
hayat çok karanlık,yaşamak çok zorsa,
vazgeçme..yalvarırım vazgeçme
sana ihtiyacım var çocuk.
hayallerini de aldı gitti,
ve neşeni
ve huzurunu
en çok mutluluğunu..
üzülme çocuk.masumuz hala.

06-ocak-2010

3 Ocak 2010 Pazar

bir bilen

-hayat tekerrürden mi ibarettir ?
-evet .
-peki siz kimsiniz ?
-bir bilen .
-nerden bildiniz ?
-pek çok kez bildim .

3 Aralık 2009 Perşembe

kilise









daha çok bağırmak istiyorum.karıştırıp elimde ne kadar su varsa toprağa,daha çok çamur atmak istiyorum duvarlara.kilise korosunun en arka köşesinde şarkı söylüyorum.ama kaşınıyor saçlarımın uçları ve ben sana yakın duran herkesi kıskanıyorum ve kaşınıyor saçlarımın uçları,önümde kafasını geri geri
atarak şarkı söyleyen oğlanın saçını çekmek istiyorum.ama olmuyor.aslında saçı yok,oğlan bile değil o,öyle kandırmışlar onu küçükken.ondan hep
pantolonlarının altından uzun çorap giyişi.üzülüyorum sonra ona.cebimdeki ruju hediye etmek istiyorum..
rahip vaazını veriyor.şimdi tahta sıralarında oturuyorum kilisenin.yanımdaki askılı çocuk,kırmızı oyuncak arabasını sürüyor oturaklarda..arabayı
aşşağıya fırlatıyor sonra."bak" diyor,"gördün mü?" "uçurumlar çok uzak değil" diyorum ona.
aya çıkmak istiyorum her dolunayda.biliyorum ki ayda uçurumların anlamı yok.
rahip gömleği isteyen kızı düşünüyorum.gülüşünü.gülüşünün her çizgisini.anlatabilmek istiyorum ona.anlatılmaz ki demek gelmiyor içimden,"aya çıkalım,
orda sana tüm sırlarımı anlatıcam" diye fısıldıyorum kızın kulağına.halbuki fısıldamama gerek yok.bir etki yaratmak istiyorum.o hep biliyor.
alış-veriş merkezinin önündeki çizgi kahramanlara el sallıyorum ve parlak ışıkları ne çok sevdiğimi düşünüyorum.ayaklarımla kavga ediyorum.
sürünmeyin diyorum yerlerde.sürünmüyorlar oysa ki.yanlış hissediyorsun diyorlar bana,ikisi bir ağızdan.sonra farkediyorum."hissetmiyorum ki" diyorum.
çanlar çalarken eve dönme vaktinin geldiğini hissediyorum.yağan yağmura sevgi dolu sözler söyleyip arabama biniyorum.tekerlerin ıslak caddede çıkardığı
seslere karşılık veriyorum.bu gece,bu gece ışıklar gözlerimi daha çok alsın istiyorum.arabanın ince direksiyonunu sıkı sıkı tutarken..bir şarkı
açıyorum karışık kasetimden..cadde mırıldanmaya devam ediyor.

2 Aralık 2009 Çarşamba

brand new me

şimdiki kafanı ararsın -mişli ve -dili geçmiş zamanlarında.en çok -mişli zamanlarında ve "tüh"le bitirirsin her anıyı.insan oldum zannedersin şimdiki zamanında.sonra ya olamadım.sa.lar basar içini.beynime yolculuğa çıktım.paranoyalarımla barıştım.el sıkıştık.doğruyu bana as.lında hep siz göstermişsiniz dedim.paranoylarımı terfi ettirdim.anılarımı tuttuğum zindana gardiyan bıraktım onları."söyleyin" dedim "şu anılara,sussunlar artık".o insan değilim ben ve daha çok herhangi bir insan değildin sen.bataklığa battım.her yanıma "kötülük" bulaştı benim.d.ebe.lendim,her seferinde daha çok pislendim.sonra "sen" geldin."gibi" değildin hiç."gibi" olmaya çalışmayandın hep.dinledim.sen konuşurken,sözlerinin ışıklarını izledim.kırmızıydı.korktum ben temizlenirken.çünkü bir elimle temizlenirken,diğer elimle seni tuttum hep.git.me diye.özlüyorum susar gibi.susuyorum.ve çoğu zaman "sus"uyorum ben aslında.bakıyorum sadece.elini tutuyorum ve bakıyorum.seni öpüyorum ve sana bakıyorum.dindiremediğim özlemime laf geçiremediğimden.sadece sana.eski posterlerimi attım,eski bilgisayarı,odamdaki halıyı,kırmızı tabureyi de."0"a indim.yeni geldim ben sana.bak,tertemizim sonunda.duvarımı turuncuya boyadım.hayalimde kapıları da siyaha.turuncu bir de top var,henüz ampül alıp takamadığım.biz hep "yarım" olalım..sen hiç gitme.

9 Kasım 2009 Pazartesi

pilot


üstümüzdeki enkazlardan kurtulabilirsek,sen ve ben.belki el ele bile tutuşabiliriz..

25 Temmuz 2009 Cumartesi

i love you nietzsche

there is always some madness in love. but there is also always some reason in madness..

19 Temmuz 2009 Pazar

her.gün

Bir de hikayeler vardır..ıslak ve çıplak karakterleri olan.Saati bilmemenin ona hiç bakmamanın huzurunda bakarlar birbirlerinin gözlerine.El ele tutuştuklarında,bir yerde olma zorundalığının sıkıntısı yoktur içlerinde ve temizdir kalplerinin birbirini görüş alanı.

"Koruyucu meleklerin tepende dolanırken,bir kez daha dokun bana ve sor aynı soruyu..ve ben korkmadan fısıldayabileyim kulağına : "her.gün.daha.çok" ...

26 Haziran 2009 Cuma

so be it

little people in their little world with their little words

26 Mayıs 2009 Salı

g.h.

yükseğe çıktık..derin nefes aldık..yetmedi..sarıldık sımsıkı..ter içinde..sırılsıklam..sen dokundun bana..biz karıştık..

21 Mayıs 2009 Perşembe

Ot.uru.yo.rum

Yanlış seçimlerin doğru insanıyım ben.Hangi yoldan gidilmez,hangi sokağa girilmez bana soracaksın.Karanlıktan çıkaramam seni,pek bir aydınlık yanım yok.İyi biliyorum karanlıkları yalnız.Yanlış seçimler insanıyım ben.Çok.um halbuki,hiç de yalnız değilim...mi?Ne halt etseydim ? OT.uruyorum kar.An.lı.kta.KOCAMAN hem de..

4 Mayıs 2009 Pazartesi

"lay lay lom"ken

fincanın etrafı dinliyorum "hayat be!" diyorum.gidelim.kalalım.de
vam edelim.vazgeçelim artık.bırakalım.sımsıkı tutunalım.içimizde olalım.biz olalım.hep.daima.kaybettiklerimize üzülelim mi ?yansın mı içimiz ? ağlayalım mı ?yoksa bağıralım mı boş bir arazide , kusalım mı içimizdekini ? bağır , çığlık at , ağla , pişman ol ama yine de aşık ol , bil. kendinden vazgeçmemecesine..korkmadan.